Kadın Sporcu Performansını ve Sağlığını Tehdit Eden Jinekolojik Durumlar


Herkes sakatlanır. Sporcular daha çok sakatlanır. Ancak kadın sporcular metabolizmaları, kas ve eklem yapıları, gebelik ve laktasyon gibi üreme süreçleri nedeniyle bazı sakatlıklar açısından ilave riskler taşırlar.

Kadın atlet üçlüsü (Female athletes triad)

İnsan vücudunun ekonomik dengesi içerisinde bir öncelik sıralaması vardır. Beyin ve ona bağlı çalışan hormonsal sistemimiz içinde bulunduğumuz durumun gerçekliklerini dikkate alarak bazı işlevlerimize öncelik tanırlar. Örneğin bir düşman tarafından kovalanıyorsanız kontrol sistemleriniz, sindirim sisteminizin çalışmasını duraklatır ve tüm enerjiyi kaçmakta kullanacağınız uzuvlarınıza, örneğin bacaklarındaki kaslara aktarır. Aktif olarak spor yapan profesyonel ve elit sporcu kadınlarda vücut yağ oranı, kilo ve kalori alımı belirli bir seviyenin altına düştüğünde, beyin ve hipotalamik bez bir kriz ve kıtlık ortamında olduğumuzu algılayarak aldığımız kısıtlı enerjiyi yaşamsal sistemlere yönlendirir. Böyle bir durumda organizmanın feda edeceği ilk sistem üreme sistemidir ve kontrol merkezimiz, yumurtlama ve menstrüasyon işlevlerini önce azaltır, ardından sonlandırır. Kadın vücudundaki kemik kitlesinin devamı yumurtalıklardan salgılanan östrojen hormonuna bağımlı olduğu için, bir sonraki aşamada kemik kaybı (osteoporoz) ortaya çıkar.

Kadın atlet triadı denilen bu durum yeme bozukluğu (düşük vücut kitle endeksi), adetlerin kesilmesi ve kemik kaybı şeklinde kendini gösterir ancak üçünün bir arada olması şart değildir. Bu sendroma bağlı olarak kadın atletlerde antrenmana bağlı stres kırıkları, omurga kırıklarına bağlı kronik bel ağrısı, tekrar eden sakatlıklar görülebilir. Yeme bozukluğunun şiddetine göre düşük tansiyon, tükenme, çabuk yorulma, bayılma atakları izlenebilir. Tedavide kalori alımının arttırılması, egzersiz programının hafifletilmesi esastır. Buna yardımcı olarak kalsiyum ve D vitamin desteği verilmelidir. Dirençli olgularda hormonal tedavi seçenekleri gündeme gelebilir ancak etkinlikleri sınırlıdır. Tedavi kadın doğum uzmanı, spor hekimi, psikiyatrist ve diyetisyenin iş birliği ile planlanmalıdır.

Stress Kırıkları

Kadın ve erkek sporcular arasındaki fiziksel ve performans farklılıklarının temelinde testesteron hormone vardır ve bu hormonun en önemli etkileri kemik ve kas kitlesi üzerinde ortaya çıkar. Erkeklerde başlangıç ve zirve kemik kitlesi kadınlardan çok daha yüksektir ve yaşamın son dönemlerine kadar özel durumlar dışında radikal değişiklikler göstermez. Kadınlarda kemik kitlesi temel olarak yumurtalıklardan salgılanan estrojen hormonuna bağımlıdır ve kadın hayatı boyunca ciddi dalgalanmalar gösterir. Hamilelik de kemik kitlesi aylık %2-3, emzirme döneminde %2 civarında azalma gösterir. Yine yukarıda bahsettiğimiz kadın atlet triadı gibi durumlarda adetler uzun süre kesilebilir. Kemik yapısının tekrarlayan travmaları kaldıramayacak kadar zayıfladığı durumlarda kemiklerde stress kırıkları ortaya çıkar. Kırılan bölgeye dokunulduğunda oluşan hassasiyet, ayağın üzerinde veya ayak bileğinde şişlik, günlük aktiviteler sırasında veya sonrasında oluşan, hareketle gelen ve dinlenince geçen ağrı ağrılar tipik buğulardır

Tedavide kadın atlet riadının önlenmesi, yeterli beslenme, gebelik ve emzirme dönemlerinde antrenman programının uygun şekilde düzenlenmesi, kalsiyum ve d vitamin destekleri önemlidir. Özellikle doğumdan sonra antrenmanlara başlama zamanı ve şiddeti spor hekimi, antrenör ve kadın doğum hekiminin uzlaşısı ile belirlenmelidir.

İdrar Kaçırma (üriner inkontinans)

İdrar kaçırma, beyin, idrar kesesi, pelvik taban kaslarından oluşan idrar tutucu mekanizmadaki yetersizlik sonucu, idrarın idrar kesesinden istem dışı sızması ya da tekrarlayıcı biçimde kişiyi tuvalete yetişme stresi altında bırakması durumudur. Profesyonel atletlerde üriner inkontinans 2,5 kat fazla görülür ve en sık voleybol, jimnastik, tenis ve basketbol ile uğraşan sporcuları etkiler.

İdrar kaçırma genellikle karın içi basıncını arttıran öksürme, hapşırma, ıkınma, gülme gibi durumlarda görülür ve temel olarak idrar kesesi boynu ve pelvik taban kaslarındaki yetersizliği yansıtır. Mesanenin aşırı uyarılması sonucu ortaya çıkan bir diğer idrar kaçırma türü daha vardır ancak sporcularda görülen tip stress kaçırma dediğimiz birinci tiptir.

Aktif spor eyleminde yapılan hemen tüm hareketler karın içi basıncını arttırır. Örneğin 1 km lik koşuda ayaklar 500-1000 kere yere vurur ve vücut ağırlığının 1,5-5 katına kadar basınç uygular. Bu basınç “core” denilen kas grupları üzerinden karın kaslarına iletilir ve karın içi basıncı artar. Şayet pelvik taban kasları yeterince güçlü değil ve mesane boynu anatomik olarak sağlıklı değil ise idrar kaçağı oluşur.

İdrar kaçağı için en önemli risk faktörü gebelik ve doğumdur. Normal doğum idrar kaçırma açısından daha riskli olsa da sezaryen sonrası da görülebilir. Ayrıca gebelik ve doğumdan bağımsız olarak ağırlık çalışan kadınlarda (halter, power lifting, gülle ve disk atıcığı, güreş vs.) da görülebilir. Sporcularda görülen idrar kaçırma genelde sadece efor esnasındadır ve günlük hayatı etkilemez.

İdrar kaçırmanın önlenmesinde temel yöntem pelvik tabanın güçlendirilmesidir. Bu amaçla tanımlanmış olan Kegel egzersizleri gebelik ve lohusalık döneminde düzenli şekilde yapılmalıdır. Sigara kullanımının bırakılması, kabızlığın yeterli sıvı ve lifli gıda alımı ile önlenmesi önemlidir. Buna rağmen geçmeyen olgularda pelvik tabana fizyoterapisti ve ürojinekoloji uzmanlarından destek alınmalıdır. Doğumdan sonra oluşan idrar kaçırmalarının üçte ikisi 6 haftanın sonunda düzelir ve girişimsel tedaviler için acele edilmemesi gerekir.

Diastazis Rekti (Karın kasları ayrışması)

Karın boşluğumuzun ön ve yan duvarları,  göbeğimize yukarıdan aşağıya çizilen bir hat üzerinde iki yandan birleşen üç kas tarafından oluşturulur. Kadınlarda hamilelik esnasında artan karın içi basınca bağlı olarak bu kaslar gebelik öncesi boyutunun %115i kadar uzarlar, incelirler ve kasılma fonksiyonları zayıflar. Gebelikte ve lohusalıkta bu kasların orta hatta birleşememesi karın duvarında açık, zayıf alanların oluşmasına yol açar ki buna diastazis rekti denir. Kasların bir araya gelemediği bu zayıf alanlar, karın içi basıncının arttığı durumlarda iç organlarımızın bu boşluklara girerek sıkışmasına yol açar ve bunun tıp dilindeki karşılığı fıtıktır. Yine karın kasları vücudun genel denge, postur ve koordinasyon işlevlerinde önemli görevler üstlendikleri için etkin çalışamamaları durumunda duruş bozuklukları, bel ağrısı, idrar kaçırma gibi sorunlar ortaya çıkar.

Diastazis rekti gebelerin yaklaşık % 50 sini etkiler ve yönetimi kolay değildir. Gebelikten önce yeterli gövde (core) gücüne sahip kadınlar diastazisden daha az etkilenir. Gebelikte giderek azalan süre ve şiddette core egzersizleri yapmak kasların tonusunu korumak için önemlidir. Doğumdan sonra ise karın kaslarına iyileşmeleri için yeteri kadar süre tanımak gerekir. Doğum sonrası  4. aydan önce yapılacak ağır karın kası egzersizleri kaslardaki hasarı arttırabilir. Bu dönemde pelvik tabanı güçlendirici Kegel egzersizleri, yürüyüş, kondisyon bisikleti gibi aerobic hafif sporların yapılması tercih edilir. Dördüncü ayın sonunda klasik mekik, squat gibi patlayıcı egzersizler yerine vakum, preaktive mekik, Rus mekiği ya da değişken plank gibi egzersiz türleri seçilmelidir. Kalıcı diastazis rekti durumu cerrahi olarak düzeltilmelidir.

Menstrual bozukluklar, menstrual hijyen ve baskılanması ile ilişkili sorunlar

Kadın atletlerde atletik performansı etkileyen en önemli sorunlardan biri kansızlıktır. Üreme çağındaki kadınlarda kansızlığın en önemli nedeni ise menstrual kan kaybıdır. Adet kanaması normalde 2-7 gün sürmektedir ve günlük kan kaybı en fazla 4 ped civarındadır. Günün ya da miktarın uzaması vücuttan demir kaybına neden olur. Demir elementi vücutta başka proteinlerin çalışması için de gerekli olduğundan, kan sayımında kansızlık bulguları henüz ortaya çıkmadan da atletik kapasitede ciddi bozulmalar izlenebilir.  Demir depolarında azalma çabuk yorulma, kalp atım hızında ritminde bozulma, baş ağrısı ve kulak çınlaması, sinirlilik, egzersiz toleransında ve hevesinde azalma bulguları ile kendini gösterebilir. Bu nedenle fazla miktarda adet kanaması olan ya da yukarıda bahsedilen şikayetleri olan kadın sporcularda mutlaka kan sayımı ile beraber ferritin düzeyleri de görülmelidir.

Adet kanamasının kontrolü için kadın sporcular adet dönemlerinde hijyenik pedler yerine vajinal tamponu daha sık tercih etmektedirler. Vajinal tamponun 8 saatin üzerinde değiştirilmediği ya da vajinada zararlı bakterilerin yerleşmiş olduğu durumlarda tampona bağlı ciddi toksik durumlar görülebilir. Bu nedenle tamponların 3-5 saatte bir değiştirilmesi, karın ağrısı, yüksek ateş, kötü kokulu vaginal akıntı, genel durum bozukluğu gibi hallerde tamponun çıkarılması ve bir jinekolog tarafından değerlendirilinceye kadar yeniden kullanılmaması uygundur.

Sporcu kadınların kamp, müsabaka ve yükleme dönemlerinde adetlerini baskılamak için çeşitli yöntemlere başvurmaları oldukça sık görülen bir durumdur. Bu amaçla doğum kontrol hapları, progesterone içeren rahim içi araç, cilt altı implant, injeksiyon ve haplar kullanılabilir. Adet baskılanması istendiğinde kullanılacak yöntem sporcuya ilişkin koşullar göz önünde bulundurularak dikkatle seçilmelidir. Örneğin 35 yaş üzerinde sigara içen kadınlarda doğum kontrol hapları kalp hastalığı ve damar tıkanıklığı riskini arttırmaktadır ve tercih edilmemesi gerekir. Yine bu yöntemle adetlerini baskılayan sporcularda, sakatlanmaya bağlı hareketsizlik periodlarında doğum kontrol hapları kesilmeli ve kan sulandırıcı ilaçlar başlanmalıdır. Cilt altı implant ve rahim içi araçlarda ilk 6 ay kanama miktarları artabilir ve bu dönemde kan sayımı ve ferritin düzeyleri yakından takip edilmelidir. Gonadotropin analoğu kullanan transgender ve cinsel gelişim farklılığı  (DSD) olan genç sporcularda kemik erimesi ciddi bir sorundur ve yakından takip edilmesi gerekir.